hold back ...

alıkoymak, engel olmak.
hold back salary: maaşını alıkoymak.
Sickness held him back: Hastalık onu alıkoydu.
(a) çekinmek, kendini tutmak, (b) gizlemek, saklamak.
to hold back the truth. (c) söylememek,
gizli tutmak, sır saklamak, açığa vurmamak, (d) (işe/faaliyete) karışmamak, katılmamak, (e) alıkoymak, zaptetmek.
engel, mania. İsim
gecikme, durma, ertelenme. İsim
(at) dizgin. İsim
(maaş/ücret) kesinti.
the holdback of a day's pay. İsim